Mustafa Konar
MUSTAFA KONAR
Bayramiç – Aşağışevik Köyü’nden.
1309’da (1898) doğdum. 83 yaşındayım. 20 yaşında gittim askere. 7 yılda döndüm köyüme.
İstanbul’da, Selimiye’de 3 ay talim gördükten sonra, Çatalca’ya şevkettiler bizi. O sıralarda Mahmut Şevket Paşa vuruldu. Bulgarlar’ın ardından Kırklareli’ne kadar gittik. Kırklareli’nde 3 ay kaldık. Edirne’de de 7 ay kaldıktan sonra, Kırklareli’nden 4. Ordu’ya bağlı 24. Fırka’ya verildik… 950 kişi İstanbul’a gönderdiler bizi. Hastalandığım için bana hava değişimi verdiler. Bir sene köyde kaldım. Köydeyken seferberlik ilân oldu. Kapalı kâğıtlar geldi.
Herkes çantasını kaptı gitti.
Çanakkale’ye gittim. Kabatepe taraflarından ateş sesleri geliyordu. Düşman Seddül 9. Fırka, 27. Alay’ın Mitralyöz Bölüğü’nde Çanakkale Cephesi’nde ben de mitralyözcüydüm, 4 tane Alaman malı mitralyöz vardı. Arıburnu sırtlarındaydık… 2500 metreye atarlardı. Dakikada 550 mermi filan… Sabahlara kadar ateş kesilmezdi… Hiç yaralanmadım. Yanıbaşımda ne kadar insan öldü. Hep gördüm. Arkadaşlarımdandılar… Bizim köyden 20’ye yakın insan gittik. 4-5 kişi ancak geldik. İstihkamların arası şehit dolardı. Arpa demeti gibi yayılır kalırlardı. Tüfeklere sormalı ne kadar düşman öldürdüğünü…
…
Boşnak Ali Rıza Bey yüzbaşıydı. Bölük Kumandanımızdı. Tabur kumandanımız Kör Arif, alay kumandanımız Mehmet Şevket Bey’di.
…
Çanakkale’de bulunduğum alayımla gittim Gümüşhane’de bölüğe Mehmet Ali Efendi gelmişti. Gümüşhane’de harbe gece girdik. Düşman baş siperindeymiş. Döşeyivermişiz, düşmanın bir telefoncusu kurtulmuş. Sabah aydınlanırken Bayburt’un içine girdik. Taş siperlere gelmiştik. Bir de baktık. Gavur manga kolunda yürüyüp üzerimize geliyor. Bir ateş açtık. Gavur dağıldı etrafa. Biz de geri çekilip Amasya’ya oradan da Merzifon’a geldik. Hastaydım, binbaşıya söyledim, hastaneye yatırdı beni. Bir yattım hastanede 3 ay tebdil hava verdiler. Köye geldiğimde 18 günüm kalmıştı geriye. Hep yürüyerek geldim çünkü. Günlerim hep yollarda geçti. Merzifon’dan Ankara’ya yürüdüm. Ankara’dan trenle İstanbul’a geldim. İstanbul’dan da hep yaya köye geldim.
…
Köye geldikten 5-6 sene sonra Kuvay-i Milliye kuruldu. Buraları yani bizim köyün olduğu yerler Yunan işgalindeydi.
İki defa evlendim, ilk eşimin adı Ayşe’ydi, ömürsüzmüş, gitti. İkincisi Hanife. 15 sene önce öldü. Onunla 34 sene geçindik. Şimdi yalnızım. Gelin bir tas çorba getirirse yer doyunurum. Bakıyorlar bana. Ama ne de olsa kendi karısının bakımına benzemiyor ki insanın. Ondan diyorum. Bir insana karı her zaman şart. Şimdi bir nine olsa yetecek. «Huh» dediğini duysa insan yanında birinin yetecek.
Allah insanı dünyada kansız, Ahrette imansız koymasın.
7 CEPHE’nin GAZİLERİ anlatıyor, Cahit Önder,2005, s.12-13