Dolar 34,1469
Euro 37,8123
Altın 2.907,45
BİST 9.006,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 27 °C
Açık

30 Ağustos 1922 Meydan Muharebesinin Türk Tarihindeki Değeri

25.12.2022
306
A+
A-
30 Ağustos 1922 Meydan Muharebesinin Türk Tarihindeki Değeri

30 Ağustos 1922 Meydan Muharebesinin Türk Tarihindeki Değeri

Kur. Alb. Feyzi Mengüç

Kurtuluş gününün 13. Yıldönümünü idrak eden ve bu büyük günün heyecanı ile yüreği çarpan Türk Ulusu acun tarihinde eşi olmayan bu zafer karşısında ne kadar göğsünü kabartsa ve övünse haklıdır.Türk ulusunun yıllarca süren kötü ve ters talihi 13 yıl önce bugün yüzüne gülmüş ve artık Türkler için kurtuluş ve yükselme yolu bugün açılmıştı. Büyük ulusun bin bir fedakârlıkla ortaya çıkardığı ordu, ulusun mukadderatını korumak ve gasp edilen hakkını tekrar almak için düşman kuvvetlerini bir hamlede yok etmeye mecburdu. İş çok büyüktü; yurdu ayakları altında çiğneyen düşmanı yok etmekle beraber arkasındaki bütün Avrupa’yı, Türk’ün başına geçmiş olan içerideki düşmanları da yenmek gerekliydi. Bunu yapacak ise bütün acundan ayırtılmış yoksulluk içinde bulunan bir avuç Türk erleriydi. Türk ulusuna bu gücü veren ve bu orduyu pek yüksek kararlarla amacına yönelten Büyük Başbuğ Atatürk bu zaferin hemen ertesinde 4 Birinci teşrin 922’de kamutayda bu büyük savaşın cereyan tarzını değerli ve tarihi söylevleriyle bütün acuna anlatmışlardır. Ben burada bilinen harekât kısmını yazmayacağım. Yalnız bu savaşa katılmış bir Türk Subayı düşünüşü ile bu büyük zaferin acun tarihinde ve süelliğinde eşsiz olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Avrupa fabrikalarından beslenen, büyük Avrupa Devletlerinden sonsuz yardımlar gören ve bunlara dayanarak yurdumuzun en dirimli ve değerli topraklarını eline geçiren iki yüz küüsur binlik düşman ordusuna karşı dışardan hiçbir yardım görmeyen ulusal ordu ile kazanılan zafer acunun süel tarihinde parmakla gösterilen savaşlarla karşılaştırılamaz. Bu zafer; onların hepsinin üstündedir ve yıldız gibi parlaktır. Anibalın Kanı, Büyük Frederik ve Napoleon’un herkesçe bilinen savaşları acun tarihinde Tanenberg, Mazori muvaffakiyetleri büyük zaferimizin yanında sönük kalırlar. Çünkü Kan Meydan Boğuşmasında, büyük zaferde Türk ordusunun içinde bulunduğu kayid ve şartlar görülemez. Yıllarca süren Frederik boğuşmaları, Cerman ulusuna, Türk ulusunun kazandığı arsıulusal önem ve faydaları temin edememiştir. Büyük Napoleon’un 15 yıl süren savaşı, Fransız ulusuna, kanlı olduğu kadar sonucu da felaketli olmuştur. Fransa’nın kazandıkları elden gitmiş ve durumu kötülemiştir. Almanların büyük savaşta Doğu Prusyası’ndaki Tanenberg ve Mazori boğuşmaları yalnız bu yöneyde Ruslara karşı bir üstünlük temin etmekle kalmamıştır. Alman ulusu sonunda savaşı kaybetmiş ve savaştan sonra 17 yıl düşmanlarının dediğini yapmaya mecbur kalmıştır.

Büyük Zaferimizde; düşman en hassas yerinden vurulmuş ve bu vuruş ile her yerinden çevrilen ve çember içine giren düşmanın işi bitirilmiştir. Düşmanın işini bir vuruşta bitirmek ve yok etmek (imha) planı, yerinde olarak, bu savaşta görülür. Büyük komutanlara en canlı olarak bir güdüm örneğidir. Dışardaki ve içerdeki düşmanlarımız, kötü ruhlu insanlar Türk ordusundan böyle bir başarımı hiç beklemiyorlar, Türk ulusunu yoksulluktan kıvranmakta, güçsüzlükten bunalmış zannederek aldırış etmiyorlardı. Daha az kötü düşünenler ve dost görünen Avrupalılar da her iki ordunun birbirine karşı bir sonuç alması mümkün değildir; her iki taraf talilerini ve mukadderatını büyük devletlerin siyasalarına terk etmelidirler, düşüncesinde idiler. Mukadderatımızın başka devletlere terki ulusumuzun ne kadar aleyhinde olacağı belliydi. Türk ulusuna onurlu bir barış temin edecek ancak bir vasıta var idi; o da, bu savaşta üstün çıkmak ve düşmanı yok etmek idi.

Acun siyasasında uluslar için iki öz düşünce vardır:

Onurla Ölmek ve Kıvanç, Esenle Yaşamak.

Savaşın kazanılacağına inancı olanlar müsterih ve büyük bir teslimiyet ile işin sonucunu bekliyorlardı. İnancı olmayanlar ve zayıf olanlar sonucu büyük dedikleri yalancı siyasetten yardım bekliyorlardı. İşte iki düşünce arasındaki ayrılık çizgisi! Büyük zafer sonuca erdi; Türk ulusu kurtuldu. Tarihi değiştiren büyük devrim bu zafere dayanılarak başladı ve başarıldı. Kötü düşünenler de bu iş karşısında sarsıldı. Bu zafer olmasaydı ne olacak idi? Bunu inancı olmayanların yazması daha iyi olmakla beraber kısaca diyebilirim ki: yalnız siyasete bel bağlayanlar için felaket, tutsaklık, hüsran mukadder idi ve daima mukadderdir. 30 Ağustos 1922 zaferi Türk ulusunu kurtardığı gibi zalim tahtları, amansız ve zebunküş siyasetleri de yıktı, devirdi. Diğer uluslara da örnek oldu. Bütün acun bilmelidir ki: Türk yurdu ve bu güzel yurdun toprakları boş ve bekçisiz değildir. Bu yurdun sahip ve egemenleri Türkler vardır. Türkler hiçbir üründe ezilmemiş, hiçbir ulusa boyun eğmemiş, acunun en yüksek ulusudur. Türk ulusu yüzlerce yıllardan beri sürüp giden savaşlarda birçok kan akıtmıştır. Fakat bitkin değil her zaman diri ve güçlü bir haldedir. Dostunu ve Türkün Yüce kahramanlığı karşısında zorla değil; hile ve maharetle iş yapmak isteyen düşmanlarını çok iyi tanıyan ve ayırt eden ve sezen Türk ulusu süel, siyasal ve ekonomik sahada düşmanlarımızın kullandığı en tehlikeli silaha karşı uyanık bulunmakta ve gereğince göğüs gerecek güç ve durumdadır. Türk ulusuna ve ordusuna bugünü yaşatan başta Başbuğumuz Atatürk’le değerli şeflerimizi yürekten kutlamak bizlerin en büyük  ödevidir.

“Bu makale ilk defa  şanlı zaferin 13. yıldönümünde,1 Eylül 1935’te Askeri Mecmua’nın 98. sayısında yayınlanmış olup 30 Ağustos Zafer Bayramının 100. yıldönümü münasebetiyle sitemizde yayınlanmıştır.” 

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.