Dolar 32,2423
Euro 34,7437
Altın 2.397,52
BİST 10.247,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20 °C
Az Bulutlu

On Yıl Savaş ve Sonrası

25.12.2022
254
A+
A-
On Yıl Savaş ve Sonrası

Kitap Adı;  On Yıl Savaş ve Sonrası

Kitabın Yazarı;  Fahrettin Altay

Basım Yeri; İnsel Yayınları, İstanbul

Basım Yılı;  1970

Sayfa Sayısı; 521

Cilt Tipi; Karton Kapak

Kâğıt Cinsi; Kitap Kâğıdı

Dil; Türkçe

Fahrettin Altay, 1880 yılında İşkodra’da doğmuştur. 1902 yılında Harp Akademisini bitirmiştir. İlk görev yeri Dersim ve çevresinde 8 yıl görev yapmıştır. 1913’te, Çatalca Aşiret Süvari Tugayı’nın başında Balkan Savaşı sonrasında Edirne’ye kadar gelen Bulgar ordusunu püskürtmüştür. I. Dünya Savaşı bittiğinde 3. Kolordu Kumandanı’dır.

Eser, Enver Paşa ile olan sınıf ve silah arkadaşlığından başlamakta, Birinci Cihan Harbi, İstiklal Harbi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundan inkılap yıllarının sonuna kadar devam etmektedir.

Hatıratında Çanakkale Muharebeleri öncesinde birçok Alman deniz, kara ve hava subayının çeşitli birlik komutanlığı ve kurmaylıklarla görevlendirildiğinden ve Çanakkale Boğazı’nı savunacak Osmanlı kuvvetlerinin yüksek komutasının Almanlara verilmiş olduğundan bahsetmiştir. Bu komutanların strateji kudretinin azlığı ve düşmanın karaya çıkacağı yerleri yanlış tahmin etmeleri ve kolordunun işleyişine fazlaca müdahale etmesinden dolayı ilk savunma tertibatında hatalar meydana geldiğine dair eleştiride bulunmuştur.

“Düşmanın nerelerde karaya çıkacağı münakaşa konusu oluyor, kolordumuz ve tümen kumandanlarımız hatta Anadolu tarafındaki Onbeşinci Kolordunun kurmayları Seddülbahir ve Kabatepe kumsallarında karaya çıkacaklarına kani oldukları halde Alman Mareşal, Bolayır ve Anadolu kıyılarında karaya çıkacaklarına inanıyordu. Bizler bu iki kumsalı önemli görerek buradaki kuvvetleri biraz fazlaca bulundurmak isterken Alman Mareşal bütün kıyılarda az kuvvet tutup ihtiyatları kuvvetli bulundurmak ve karaya çıkanlara karşı saldırı yapmak fikrini ileri sürüyordu.”

18 Mart günü Birleşik donanmanın Çanakkale Boğazı’na yaptığı büyük saldırıdan kısaca bahsetmiş ise de 25 Nisan 1915 günü itibariyle başlayan kara muharebeleriyle ilgili birliklerin konuşlandırılması, muharebe sahası, 19 Mayıs Taarruzu ve 24 Mayıs Ateşkes günü ve Anafartalar çıkarmasına dair geniş bilgiler vermiştir. Cephede geçirdiği süre zarfında gördüğü birkaç ilgi çekici olayları şu şekilde aktarmıştır:

“Kanlısırt muharebelerinden sonra siperlerin bir kısmı geriye alınmıştı. Bu siperleri dolaşırken bir Türk askeri ile bir İngiliz askerinin birbirlerini süngülemiş halde cesetleri bulunmuştu. Bir de lağım içinde bir sağlam, bir yaralı erimiz bütün gece toprağı kasatura ile delerek dışarı çıkmışlar ve bizim tarafa geçmişlerdi.

Conkbayırı savaşlarında ise askerlerimiz hücuma geçerlerken düşman gemilerinin şiddetli ateşine aldırmadan iki metre derinliğindeki hendeği birbirlerinin omuzlarına basarak aşmışlardı. Bu ne kadar takdir edilse az olan bir kahramanlık örneği olmuştu…”

“Bir saka neferimiz de silahsız olarak su fıçılarını taşıyan hayvanı çekmiş. O sıcakta askerlerimize su getirirken yanlışlıkla İngilizlerin arasına girmiş, yarı baygın yatan iki İngiliz’e rastlamış, bunlar susuzluktan ve sıcaktan ölecek hale gelmişler. Dillerini çıkarıp su istemişler. Şimdi saka neferinin anlattıklarını dinleyelim: “- Düşündüm su versem dirilecekler beni alıp götürecekler, vermesem zavallılar ölecekler, acıdım. İşaretle silahlarını istedim yere bıraktılar, birisini mekkâreye astım, süngü takılı olanını elime aldım ve sonra da tasla ağızlarına yudum yudum su verdim, suyu birdenbire vermekten, belki oluverirler diye çekinmiştim. Kendilerine gelip ayağa kalktılar bu sefer onlara önüme düşün işaretini verdim, bizim tarafa geldikten sonra rast-geldiğim subaya teslim ettim, tekrar bizim askerlere dönüp, onlara su verdim…” Esat Paşa benim yanımda erimizin bu hikâyelerini dinledikten sonra O’na hem nişan hem de para vermişti.”

Hatıratı içerisinde Çanakkale Muharebelerinin yanı sıra 31 Mart Olayı, Hamidiye alayları, Filistin Cephesi, Kudüs Savaşı, Mütareke günleri, İzmir’in Yunanlılarca işgal edilmesi, milli mücadelede cepheler, partilerin kurulması hakkında önemli ayrıntılara yer vermiş ve mümkün olduğunca fotoğraf ve vesikalarla desteklemiştir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.