Enver Paşa (1881-1922)
Asıl adı İsmâil Enver’dir. İstanbul’da Divanyolu’nda doğmuştur. Doğumu ile ilgili olarak Türkçe ve Almanca otobiyografilerinde farklı tarihler verilmektedir (23 Kasım 1881 Çarşamba, 6 Aralık 1882 Çarşamba). Ailesi Manastırlı olup babası, önceleri Nâfia Nezâreti fen memurluğu yapan, daha sonra surre emini olan ve sivil paşalık rütbesine yükselen Ahmed Bey, annesi Ayşe Hanım’dır. İlköğrenimine Manastır’da başlamış, İstanbul’da tamamlamıştır. 1894’te Manastır Askeri Rüşdiyesini, 1897’de Askeri Liseyi bitirmiştir. 14 Mart 1897’de Harp Okulu’na girmiştir. 17 Ocak 1900’de Mülazım-ı Sâni rütbesiyle okulu bitirmiştir. 6 Aralık 1902’de Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisinden mezun olmuştur. 16 Aralık 1902’de farklı sınıflarda stajını yapmak üzere 3. Ordu emrine verilmiştir. 1903 yılı Ocak ayında erkânıharp yüzbaşısı rütbesiyle Manastır’daki 13. Seyyar Topçu Alayı’na tayin edilmiştir. Bu esnada Bulgar çetelerinin takip ve tenkili için yapılan harekâta katılmıştır. 1903 yılı Eylül’ünde Koçana’da bulunan 20. Piyade Alayı’nın birinci bölüğüne, bir ay sonra da 19. Piyade Alayı’nın birinci taburunun birinci bölüğüne nakledilmiştir. Nisan 1904 tarihinde Üsküp’teki 16. Süvari Alayı’nda görevlendirilmiştir. Aynı yılın Ekim ayında İştip’teki alaya giden Enver Bey iki ay sonra “sunûf-ı muhtelife” hizmetini tamamlayarak, Manastır’daki karargâha geri dönmüştür. Burada erkânıharp dairesinin birinci ve ikinci şubelerinde yirmi sekiz gün çalıştıktan sonra Manastır Mıntıka-i Askeriyesi Ohri ve Kırçova mıntıkaları müfettişliğine tayin edilmiştir.
Enver Bey 7 Mart 1905’te kolağası olmuştur. Bu görevi sırasında Bulgar, Rum ve Arnavut çetelerine karşı girişilen askerî harekâtta üstün başarılar gösterdiğinden dördüncü ve üçüncü Mecîdî, dördüncü Osmânî nişanları ve altın liyakat madalyası ile ödüllendirilmiş; 13 Eylül 1906 tarihinde fevkalâde olarak binbaşılığa yükseltilmiştir. Bu ay içinde Selanik’te kurulan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne on ikinci üye olarak katılmıştır. Talat ve Cemal (Paşalar) gibi İttihat ve Terakki’nin Merkez-i Umumisinde görev alacak kişilerle sıkı iş birliği içerisine girmiştir. 23 Ağustos 1908’de Rumeli Vilayet-i Şahane Müfettişliği refakatine atanmış, burada Selanik Merkez Komutanı Nazım’ın vurulması ile ilişkilendirilmesi üzerine Tikveş’e gitmiştir. Meşrutiyeti ilan ettirmek için dağlara çıkmış, 24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyette en önemli rolü oynamıştır. Makedonya’nın Köprülü kazasında Meşrutiyeti ilan ettiğini açıklamıştır. II. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul’a dönüşünde “Hürriyet kahramanı Enver Bey” sıfatıyla karşılanmıştır. 1908/1909 yılında doğan birçok erkek çocuğa “Enver” veya “Niyazi” adı konmuştur.
Enver Bey, 12 Ocak 1909’da Berlin Ataşemiliterliğine atanmıştır. 5 Haziran 1912’de Kaymakam rütbesine yükseltilmiştir.17 Eylül 1912’de Bingazi Mutasarrıflığına atanmıştır. Balkan Savaşları sırasında bir grup İttihatçı ile birlikte 23 Ocak 1913’te Bab-ı Ali Baskınını düzenlemiştir. Bu hareket hem kendi geleceği hem de İttihat ve Terakki Cemiyeti için bir dönüm noktası olmuştur. Bingazi savaşlarındaki başarılarına mükâfat olarak 6 Kasım 1913’te kıdemine 3 sene zam ile ve çeşitli muharebelerdeki iktidar ve liyakatinden ötürü de 15 Aralık 1913’te rütbesi bir derece daha yükseltilip Miralay naspedilmiştir.
8 Ocak 1914’te Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine (Genelkurmay Başkanlığı), 11 Ocak 1914’ te Harbiye Nâzırı İzzet Paşa’nın istifası kabul edilerek Harbiye Nazırı olmuştur. Bu arada 3 Ocak 1914’te Mirliva naspedilmiştir. 5 Mart 1914 tarihinde Naciye Sultan ile evlenen Enver Paşa, İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından Almanya ile ittifak anlaşması için girişimlerde bulunmak üzere görevlendirilmiştir. Bilinenin aksine, ittifak anlaşması talebi Almanlardan gelmediği gibi bu alanda ittifaka yanaşmamakta uzun süre direnen de Alman İmparatorluğu olmuştur. Dolayısıyla Enver Paşa’nın Osmanlı Devleti’ni alelacele davranarak Almanlar ’la ittifak anlaşmasını imzalamaya zorladığı tezi gerçeği yansıtmamaktadır. 2 Ağustos 1914’te seferberliğin ilanıyla Başkomutanlık Vekâletine tayin edilmiştir. I. Dünya Savaşı boyunca, Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamı olmasının yanında devletin bekası için alınan stratejik kararlarda da çok etkin olmuştur.
I. Cihan Harbinde, Çanakkale Cephesine ayrı bir önem vermiş ve Çanakkale Boğazı’nın düşman donanması tarafından geçilmemesi için gerekli tedbirleri süratle aldırmıştır. 26 Nisan 1915’te yaver-i haslık unvanı tevcih olunmuştur. 1 Eylül 1915’te devlet umurundaki mesaisine şükran olarak rütbesi bir derece daha yükseltilip Ferik naspedilmiştir. Bu sırada yaptığı güzide hizmetten dolayı bir takdir nişanesi olarak, Almanya İmparatorluğu Hassa Füzilye Alayının fahri ümeralığı tevcih edilmiştir. 5 Şubat 1917’de Harbiye Nazırlığı ve Başkomutanlık Vekâletine ilaveten 8 Şubat 1917’den sonra Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın yokluğu süresince Bahriye Nazırı Vekilliğine atanmış, 19 Nisan 1917’de Sadrazam Paşa’nın Almanya’ya gitmesi nedeniyle Meclis-i Vükelaya riyaset etmek üzere Sadarete vekâlet etmiştir. Berlin’e gidecek olan Maliye Nâzırı Cavit Bey’in yerine 25 Ağustos 1917’de bu göreve vekâlet etmiş, 23 Ekim 1917’den itibaren rütbesi Birinci Ferikliğe yükseltilmiştir. Başkomutanlık Vekâleti unvanının Başkomutanlık Erkan-ı Harbiye Riyaseti namına tahvil edilmesinden sonra 10 Ağustos 1918’den itibaren eskisi gibi bu görevi de yerine getirmiştir.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti I. Cihan Harbi’nden yenik çıkmış ve İstanbul’da ittihatçı liderlere yönelik saldırılar başlamıştır. 1-2 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki’nin diğer yedi lideriyle birlikte ülkeyi terk etmek zorunda kalan Enver Paşa, mücadelesine yurt dışında da devam etmiştir. (Buna istinaden 1 Ocak 1919 tarihinde askerlikten tard edilmiştir.) Yurt dışında Berlin, Moskova gibi önemli merkezlerde temaslarda bulunmuştur. Bir süre hapis yatan Enver Paşa Sovyet liderleriyle de ilişkilerini sürdürmüş hatta 25/26 Ağustos 1920 tarihli bir mektuba göre, Troçki ve temsilcisi E. M. Skliansky ile yaptığı görüşmelerde Anadolu hareketine yardım maiyetinde silah yapılmasını istemiş ve söz almıştır. Anadolu hareketine katılmak istese de zamanın şartları gereği bu mümkün olmamış ve diğer arkadaşlarıyla birlikte Bakü’yü terk ederek sırasıyla, Tiflis, Aşkabad ve Merv’e uğradıktan sonra Ekim 1921 tarihinde Buhara’ya gitmiştir. Buradan 8 Kasım tarihinde yola çıkarak 19 Kasım’da Akbulağ, 21 Kasım’da Başçardak kışlağına gelmiş ve 24 Kasım’da Gurgantepe’ye ulaşmıştır. Burada esir edilmiş ve Şubat 1922’de kurtularak, Ruslar’a karşı savaşan Basmacıları örgütlemek için mücadeleye girişmiştir. Belcuvan bölgesi Âbıderya Köyün’de son karargahını kuran Enver Paşa, 4 Ağustos 1922 günü karargâhta düzenlenen Kurban Bayramı töreninde yanında kalan askerler ile bayramlaşırken ani bir Rus saldırısına uğramış ve yanındaki otuza yakın atlı ile yöneldiği Çegan tepesi mevkiinde giriştiği çarpışmada ön safta vuruşurken şehit edilmiştir. Enver Paşa’nın şahsi eşyaları müfreze kumandanı Kulikof tarafından Taşkent’e gönderilirken; eşyalar daha sonra Moskova’da ki askeri müzeye nakledilmiştir. Cenazesi Âbıderya köyünde toprağa verilmiştir. Günümüzde Tacikistan sınırları içerisinde kalan Âbıderya köyünde ki Çegan Tepesi’ne defnedilen Enver Paşa’nın mezarı, şehit edilmesinin 74. Yılında Türkiye’ye getirilmiştir. 4 Ağustos 1996’da İstanbul’da bulunan Hürriyet-i Ebediyye Tepesi’ndeki anıt mezara, diğer İttihatçı arkadaşlarının yanına defnedilmiştir.
KAYNAKÇA
Aydemir, Şevket Süreyya, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa, Remzi Yayınevi, İstanbul, 1972, Cilt 1-2-3.
Bardakçı, Murat, Enver, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015.
Cengiz, Halil Erdoğan, Enver Paşa’nın Anıları, İletişim Yayınları, İstanbul, 1991.
Hanioğlu, M. Şükrü, TDV, İslam Ansiklopedisi, “Enver Paşa” maddesi, İstanbul, 1995, cilt, 11, s. 261-264.
Hanioğlu, M. Şükrü, Kendi Mektuplarında Enver Paşa, Der Yayınları, İstanbul, 1989.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Enver Paşa Dosyası.
Türk Tarih Kurumu, Enver Paşa Arşivi.