Mehmed Talat Paşa (1874-1921)
1 Eylül 1874 tarihinde Edirne’de doğmuştur. İlk eğitimini Vize’de aldıktan sonra Edirne Askeri Rüştiyesi’ni bitirmiştir. Babasının vefatı üzerine ailesinin geçimini sağlamak için Edirne Posta ve Telgraf İdaresi’ne staj ile girmiş ve 1891’de telgraf deposu kayıt memuru olmuştur. Aynı zamanda şehirdeki Alliance Israelite Universelle mektebinde Türkçe muallimliği yapmıştır. II. Abdülhamid’in baskı yönetimine son vermeye yönelik çalışmalara katıldığı için tutuklanan Talat Bey, üç yıl kalebentliğe mahkûm edilmiştir. İki yıl sonra affa uğramış ve 1898’de Selanik-Manastır arasında gezici posta memurluğuna atanmıştır. Daha sonra Selanik Posta ve Telgraf Müdürlüğü kâtipliğine, 1903’te başkâtipliğe getirilmiştir.
Talat Bey, 1906’da, sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti’yle birleşecek olan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır. Bu sıralarda bir Mason locasına da girmiştir (Kendisinin Bektaşi olduğu da söylenmektedir). Ülke içindeki muhalefet örgütlenmelerini mahalli şubeleri haline getirmeye çalışan, merkezi Paris’te bulunan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti bu yeni örgütle temasa geçmiştir. İki cemiyet 27 Eylül 1907 tarihinde iki cemiyet birleşme kararı almıştır. Bu karara göre Talat Bey, bu yeni teşkilatın kâtibi olmuş ve yaptığı temaslar ile Bahaeddin Şakir Bey ile birlikte örgütün teşkilatlanmasını denetleyen iki kişiden biri olmuştur.
Talat Bey, 1908 İhtilalinin hazırlanmasında etkin rol oynamış ve ihtilalin ardından yeniden Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan örgütün en önemli idarecilerinden biri haline gelmiştir. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Edirne mebusu olarak Osmanlı Meclis-i Mubusanı’na katılmıştır. Meclis’te Birinci Reis Vekilliğine getirilen Talat Bey giderek cemiyet ve fırkanın lideri konumuna yükselmiştir. Nitekim 1909’da Dahiliye Nazırlığına, 11 Şubat 1911’de bu görevinden istifası ile birlikte 4 Şubat 1912’de, Said Halim Paşa kabinesine Posta ve Telgraf Nazırı olarak yeniden meclise girmiştir. Meclis’te İttihat ve Terakki Fırkası Reisliğine seçilmiştir. 23 Ocak 1913 tarihinde gerçekleştirilen Babıali Baskınının düzenleyici ve uygulayıcıları arasında yer almıştır. II. Balkan Savaşı sırasında Edirne’nin geri alınmasında etkin bir rol üstlenmesinin ardından Bulgar temsilcileriyle yapılan barış müzakerelerinde Osmanlı heyetine başkanlık etmiştir. Mahmut Şevket Paşa suikastının ardından kurulan Said Halim Paşa Kabinesi’nde ikinci kez Dâhiliye Nazırlığı’na atanmıştır. (12 Haziran 1913)
Batı Anadolu’da Rumlara karşı uygulanan boykot ve Rum vatandaşların Yunanistan’a toplu göç etmesi gibi meselelerle ilgilenmesinin yanında Rusya ve Bulgaristan Devletleri ile bir takım görüşmelerde bizzat bulunmuştur. I. Cihan Harbi’ne girme konusunda ise İttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde meydana gelen fikir uyuşmazlığında savaşa katılmayı tercih eden grup içerisinde yer almıştır. Ermenilere yönelik tehcirin gerçekleşmesinde, 27 Mayıs 1915 tarihli Kanun-ı Muvakkatin çıkarılması ve uygulanmasında cemiyetin liderlerinden biri ve Dahiliye Nazırı sıfatıyla çok önemli rol oynamıştır.
Çanakkale Muharebeleri başlamadan önce yaşanan Sarıkamış Harekatı’ndaki başarısızlık ve kayıplar, İttihat ve Terakki Cemiyeti Hükümeti’ne ciddi zararlar vermiştir. Özellikle Osmanlı ve dünya kamuoyu tarafından sert eleştirilere maruz kalan İttihatçılar bir an önce bu başarısızlığın yarattığı yaraları sarmak ve vatan müdafaası yolunda başarılı olmak için tehlike altında olan, Çanakkale’nin kaybedilmemesinin gerekliliğinin bilincinde hareket etmiştir. Bu sebeple Osmanlı Hükümeti, Çanakkale Cephesi’ne iaşe ve ikmal noktasında süreklilik arz eden nakliyelerde bulunmuştur. Çanakkale’nin kaybedilmesinin İstanbul’un kaybedilmesi demek olacağının farkında olan İttihatçılar için Çanakkale’nin muhafazasının başarılı olması aynı zamanda vatanın başarılı olması sayılmıştır.
Çanakkale Boğaz’ın da başlayan bombardıman, İstanbul’da da geniş yankılar uyandırmıştır. Hatta başkentin İstanbul’dan Eskişehir’e taşınması söylentileri bile yayılmıştır. Yine İttihatçı liderlerden Maliye Nazırı Cavit Bey, 19 Şubat 1915 bombardımanı sonrasında İstanbul’da büyük bir telaş ve korku başladığını bunun yanında Anadolu’ya geçiş için hazırlıklar yapıldığını belirtmiştir. 18 Mart’ta İngiliz filosunun yenilmesi üzerine Nisan sonu ve Mayıs başında yapılan ilk çıkarma harekâtında da İtilaf kuvvetlerinin güçlerinin kırılması, payitahtta olumlu bir etki yaratmıştır ve buna binaen 25 Nisan’da Enver Paşa, Padişahın Yaver-i Hassı olmuştur. Daha sonra 27 Nisan 1915 tarihinde Sultan Reşad’a fetva ile gazilik tevdi edilmiştir. 10 Mayıs 1915 tarihinde ise Talat Paşa’ya altın liyakat madalyası verilmiştir. Çanakkale Kara Muharebeleri esnasında, Talat Paşa bizzat Çanakkale Muharebe alanına bir teftiş ziyareti de gerçekleştirmiştir. 23 Mayıs 1331 (5 Haziran 1915) tarihinde gerçekleşen ziyarette: Talat Paşa, Hacı Adil Bey, İsmail Canbolat, Doktor Nazım ve Ömer Abdülkadir Bey gibi ileri gelen İttihatçılar 19. Tümen Karargahı’na gelmiştir. Askere moral verme amacıyla I. Cihan Harbi boyunca bu tür ziyaretler gerçekleştirilmiştir. (Albay Mustafa Kemal Bey ile görüşülüp görüşülmediğine dair bir vesikaya tarafımızdan ulaşılamamış; Ancak İzzettin Çalışlar’ın “On Yıllık Savaşın Günlüğü” adlı hatıratında böyle bir bilginin bulunması ve bu gurubun karargâha gelmiş olduğu bilgisinin verilmesi kendisiyle görüşme yaptıkları inancını desteklemiştir).
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, Çanakkale Muharebeleri devam ederken ve sona erdiğinde elde edilen başarıda üzerine düşeni yapmaya çalıştığı ve kazanılan başarıdan da en iyi şekilde istifade ettiği aşikârdır. Özellikle bu konuda karşımıza çıkan, Çanakkale Zaferi sonrasında ileri gelen İttihatçıların devlet kademelerinde yükselmesidir. Bu bağlamda, Halil Bey (Menteşe) 1915’in Ekim’inde Hariciye Nezareti’ne, Musa Kazım Efendi Mayıs 1916’da Şeyhülislamlığa ve Talat Bey vezaret rütbesi ile Şubat 1917’de Sadrazamlığa getirilmiştir. (Osmanlı Tarihinde ilk ve son kez memurluktan, Nazırlığa sonrada Sadrazamlığa getirilen kişidir.)
3 Şubat 1917 tarihinde Said Halim Paşa’nın sağlık sebeplerini ileri sürerek istifasının ardından Talat Bey, vezirlik rütbesi ve Dahiliye ve Maliye nezaretlerinin katılımıyla sadrazamlığa tayin edilmiştir. Böylelikle Talat Paşa, Osmanlı tarihinde sadrazamlığa getirilen ilk memur olmuştur. Ayrıca Talat Paşa, Osmanlı Devleti’nin seçilmiş bir milletvekili sıfatıyla meclise giren ve oradan önce bakan sonra da sadrazam olan ilk ve son devlet adamıdır. Talat Paşa, 1918 yılı Ocak ve Şubat aylarında Bolşeviklerle yürütülen Brest-Litowsk görüşmelerini Osmanlı Devleti adına baş delege sıfatıyla idare etmiştir. Bu barış sayesinde Kars, Ardahan ve Batum sancaklarının anavatana kavuşması gibi önemli bir kazanç sağlanmış ve iki yüz yıldan beri ilk defa bir Türk arazisi Rusya’dan geri alınabilmiştir.
Talat Paşa, Sultan Reşad’ın vefatı üzerine hükümetin usulen istifasını sunmuştur. 8 Temmuz 1918 tarihinde yeni padişah VI. Mehmed (Vahideddin) tarafından tekrar sadrazamlığa getirilen Talat Paşa, yaşanan bazı problemler ve A.B.D. Başkanı Wilson’un aracılığıyla mütareke girişimlerinin ardından hükümetin vazifesine devam etmesinin imkânsız bir hal alması sebebiyle 8 Ekim 1918 tarihinde sunmuştur.
Talat Paşa, 1 Kasım 1918 tarihinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin örgütün feshine karar veren son kongresinin de başkanlığını yapmıştır. 1-2 Kasım gecesi ise Enver ve Cemal Paşa’lar ve diğer İttihatçılar ile birlikte bir Alman torpido gemisiyle önce Sivastopol ardından Berlin’e gitmiştir. Cemiyetin yurt dışı faaliyetlerinde de etkin rol oynayan Talat Paşa, yurt dışı faaliyetlerinin idaresinde “Ali Sai” takma adını kullanmıştır. Bolşevik ve galip devletlerle temas kurmuştur. Mustafa Kemal Paşa ile de görüşme halinde olan Talat Paşa, kendisine yurt dışı faaliyetleri hakkında bilgiler vermiştir. Damat Ferit Paşa hükümetince Divan-ı Harbi Örfi ’ye sevk edilen Talat Paşa’nın vezirlik rütbesi henüz yargılanmasının başlamasından önce geri alınmıştır. (12 Mart 1919)
Talat Paşa, 15 Mart 1921’de Berlin’de Daşnaksutyun’un aldığı İttihat ve Terakki liderlerinin öldürülmesi kararını icra eden Soghomon Tehliryan adındaki bir Ermeni tarafından silahla vurularak öldürülmüştür. Yakalanarak yargılanan katili mahkeme tarafından suçsuz bulunarak serbest bırakılmıştır. Talat Paşa’nın naaşı uzun yıllar Berlin Müslüman Mezarlığında kaldıktan sonra 25 Şubat 1943 tarihinde İstanbul’a getirilerek, Hürriyet-i Ebediye tepesine defnedilmiştir.
Osmanlı siyasi tarihinde eşine az rastlanan tarihi şahsiyet ve devlet adamlarımızdan olan Talat Paşa, İttihat ve Terakki’nin her döneminde etkin olarak bulunmuş ve en küçük makamdan en üst makama kadar yükselmeyi başarmıştır. Yakın dönem Osmanlı Tarihinde mebus iken sadarete erişen ilk ve tek kişi olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti içerisinde yönetim mekanizması anlamında etkinliğini uzun süre korumayı başarmıştır. İttihat ve Terakki içerisinde ki etkinlikleri sayesinde “Enver-Cemal-Talat Paşalar” olarak tarihimizdeki yerlerini almış ve vatan uğruna şehadete erişmişlerdir.
Kaynakça
Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi.
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi.
TTK, Talat Paşa Evrakı.
TTK, Enver Paşa Evrakı.
İBB Atatürk Kitaplığı Arşivi.
Ahmad, Feroz, İttihat ve Terakki (1908-1914), Sander Yayınları, İstanbul, 1971, s. 262.
Babacan, Hasan, Talat Paşa, TTK Yayınları, Ankara, 2005.
Çolak, Mustafa, Komitenin Ruhu “Talat Paşa”, Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2018.
Hanioğlu, Şükrü,” Talat Paşa Maddesi” TDV İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2010, cilt. 39, s. 502-503.
Gövsa, İbrahim Alaeddin, Türk Meşhurları, “Talat Paşa”, 1945, s. 375-375.
İnal, İbnülemin Mahmud Kemal, Osmanlı Devrinde Son Sadrazamlar, XI-XIV, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2013.
Kabacalı, Alpay, Talat Paşa’nın Anıları, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2016.
Yalçın, Hüseyin Cahit, Talat Paşa, Yedigün Neşriyat, İstanbul, 1943.