Arkadaşı Gelinceye Kadar Yerini Bırakmamıştır
Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey, bataryanın her türlü durumu ile bizzat ilgileniyordu. İşlerin en iyi şekilde yürümesi için ne yapılması gerekiyorsa hızlı bir şekilde yerine getiriyordu. En ufak bir gecikme ya da ihmalin çok büyük kayıplara yol açabileceğini öngörüyor ve buna göre davranıyordu. 7 Mart 1915 tarihinde iki Fransız ve iki İngiliz zırhlısından ibaret olan bir filonun boğazdan girerek on iki bin metreden her biri ayrı 400-500 yüz metre çapında birer elips çizerek ateşe başlamıştı. İki saat kadar Anadolu Hamidiye Rumeli Mecidiye ve Dardanos Tabyası bombardıman edilmişti. Bugün Mecidiye’den kırk mermi atılmış; Mecidiye’ye iki yüz mermi düşmüştü.
Savaş sırasında Mecidiye Tabyası’ndaki bataryalar yirmi dakika ateş edememişti. Yüzbaşı Mehmet Hilmi, toprağa isabet eden yoğun ve şiddetli bombardıman neticesinde toprakların kama çarkındaki yağlara yapıştığını ve bataryanın kama irtifa çalkarının hareketini engellemesi nedeniyle faaliyetsiz kaldığını gördü. Kendi evinden getirdiği bir teneke zeytinyağını kullanarak sorunu çözmüştü.
Yüzbaşı Mehmet Hilmi, bugüne dair bir kahramanlık hikâyesini şöyle anlatmıştı:
“ikinci topun solundaki cephanelik duvarı bir isabetle delindi. Bir mermi topa haruç erin kucağındaki hartucun bir kısmını koparmışsa da erin elinde kalan parça ateş almamıştır. Cephanelikte parçalanan bu merminin içindeki baruttan veya kopan hartuç parçasının bir kısmının yanıp sıçramasıyla 6 numaralı askerin yüzü yanmış ve duvardan sıçrayan taş parçaları ile de iki asker hafif yaralanmıştı. Fakat 6 numaralı er kendisini irtifa çarkını, (topu yükseltip nişan almaya yarayan çark) nişan bozulmasın diye, yerini alacak arkadaşı gelinceye kadar bırakmamıştır. Bu er bir gece hastanede kalmış ve gözleri açıldığında ertesi gün bölüğüne dönmüştür.”
Destancı Eyüplü Mustafa Şükrü, Çanakkale Şarkısı, İstanbul: Necm-i İstiklal Matbaası, 1915.