Şehit Torununu Haksız Yere Mahkemeye Veren Türk Şehitliklerini İmar Vakfı!
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabı üzerinden “Türk Şehitliklerini İmar Vakfı” tarafından haksız yere suçlandığını ve mahkemeye verildiğini ifade eden Cihat GÜNDOĞDU, konuyla ilgili olarak sitemize şu açıklamalarda bulunmuştur:
“Ben Nusret Mayın Gemisi Komutanı Kd. Yzb. İ.Hakkı Bey’in 3. kuşak torunuyum. Dünya denizlerinde 11 yıl boyunca Türk bayrağını dalgalandırdım. Birkaç aydır ise özel bir limanın liman operasyon sorumlusu olarak görev alıyorum. Geçtiğimiz yıl aile dostum aynı zamanda nikâh şahidim olan Ömer Arslan’ın sosyal medya üzerinden bir isyanına tanık oldum. Kendisi Anafarta adlı dergi tarafından kendisine ait akademik çalışmanın izni olamadan başka bir kişi üzerinden paylaşıldığını belgeleri ile ifade ediyordu. Bunun üzerine kendisine desteğimi gösterme amacıyla paylaşımın altına yapılan bu akademik hırsızlığa bir tepki olarak ‘‘HIRSIZ VAR’’ ibaresini yazdım.
Üzerinden aylar geçti. Karakoldan bir memure hanım beni aradı. Hakkımda şikâyet olduğunu, ifade vermek için gelmem gerektiğini söyledi. Ben de seyirde olduğumu, karaya çıkınca ifademi vereceğimi kendisine ilettim. Israrla sormama rağmen içerik üzerine bir bilgi alamadım. Aradan geçen yaklaşık 10 günlük süre sonrasında Kocaeli Değirmendere Karakolu’na ifade vermek için gittim. Polis memuruna kimliğimi teslim edip bir an önce hangi konuda ifademi istediklerini öğrenmek istedim. Söz konusu memur şikâyetçi tarafın Türk Şehitliklerini İmar Vakfı olduğunu ve şikâyetin konusunun da “Şehitlerin manevi hatırasına hakaret” olduğunu ifade etti. Daha önce söz konusu vakfın ismini duymamıştım. Benim gibi ömrünü vatanına hizmete adamış Türk Milliyetçisi bir adamın bırakın şehitlerin manevi hatırasına hakaret etme şöyle dursun, en ufak saygısızlığı yapabileceğine kimseyi inandıramazsınız. Tabiri caizse beynimden vurulmuşa döndüm. Bir yanlışlık olması gerektiğini söz konusu vakfın ismini ilk defa duyduğumu ilettim. Sonrasında bilgisayar ekranı üzerinden şikâyete konu olan yukarıda bahsettiğim paylaşımın altındaki yorumum bana gösterildiğinde vakfın yayın organının Anafarta Dergisi olduğunu öğrendim. Yalnız vakıf yetkililerinin hesap edemediği onca şeyden biri de benim doğru bildiğim yoldan asla geri adım atmayacağım ve asla adam satmayacağımdı. Karakoldaki ifademde sözlerimin arkasında olduğumu üstüne basa basa ifade ettim. Beni hukuk yoluyla korkutabileceklerini sananlar sert kayaya çarpmışlardı.
Üzerinden takriben bir sene geçtikten sonra büyük dedemin Çanakkale Deniz Zaferini kazandıran mayınları Çanakkale Boğazı’na döktüğü tarih olan 8 Mart 1915’in 108. Yıldönümünde savcılık beni haklı bularak kovuşturmaya gerek olmadığı kararını verdi. Akademik hırsızlığı betimlemek elbette suç olmayacaktı. Türkiye Cumhuriyeti Hukuk’u da gereken cevabı verdi. Beni mahkemeye veren kurum Türk Şehitliklerini İmar Vakfı, daha doğrusu Türk Şehitliklerini İmar Vakfı tarafından kurulan Çanakkale Savaşları Enstitüsü ismini kullanan yasal ismi ise Türk Şehitliklerini İmar Vakfı İktisadi İşletmesidir. İlginç olan şu ki bu vakfın kuruluş amaçları arasında şehit yakınlarına destek olmak var, kurduğu enstitü de Çanakkale Savaşlarını araştırmayı hedefliyor. Ancak bu yapılar şahsi hesaplaşmalar yüzünden tarafımı-Çanakkale Savaşı şehit torununu-mahkemeye vermiştir. Sonuç takipsizlik. Yani Türk adaleti de bu iddiaları haksız bulmuştur. Ancak üzücü olan şu ki Türk Şehitliklerini İmar Vakfı, şehit yakınlarına destek olmak için amaç açıklıyor ama şahsi hesaplar nedeni ile haksız yere şehit yakınlarını mahkemeye veriyor. Bu vakıflar, bu yapılar emanettir. Şahsi çıkar ve amaçlara heba edilemez. Umarım biran önce bu hatalarından dönerler.”