Üsteğmen Saffet
Arıburnu Cephesi’nin sol kananında düşmanın eline geçmiş bir tepe vardı. Sonradan “Şehitler Tepesi” diye ün alan tepeye yerleştirilen makineli tüfekler, yan ateşiyle Türk siperlerine büyük rahatsızlık ve zararlar vermekteydi. Türk siperleri içine sanki bir kama gibi giren, bu tepenin alınması için emir verilmişti. 125. Alay’ın 10. Bölük Komutanı Üsteğmen Saffet 140 kişilik bir gönüllü bölüğüyle, 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna çıkarılmıştı. Bu olay için Atatürk diyor ki:
“7 Mayıs günü Kemalyeri mevkiinde gördüğüm bu hücum birliğinin erleri moral gücü yüksek, cesur ve nefsine güvenir gençlerdi. Bu çetin işi başaracaklarına, hal ve tavırlarıyla güvence veriyorlardı. Baskın planı hakkında kendilerine gereken bilgiyi verdim.”
7-8 Mayıs’a bağlayan gece baskın yapıldı, ama bunu fark eden düşman amansız bir mitralyöz ateşi açarak, yiğitlerimizin tepeyi almalarına engel oldu. Çünkü birlik komutanı Üsteğmen Saffet de iki tepeyi almalarına engel oldu. Çünkü birlik komutanı Üsteğmen Saffet de iki kurşun yarası almıştı. Komutanı Mustafa Kemal’e yazdığı rapor aynen şöyleydi:
“Efendim, emr-i aliniz mucibince düşman siperlerine taarruz ettik. Erlerimin yarısı siperlerin üstüne atıldı, bir kısmı da benimle beraber siperlerin arkasını çevirdik, bombaları attık. Düşman siperlerden denize doğru kaçmaya başladı. On iki kişi şehit oldu, altı yaralımız vardı. Bendeniz de sol omzumdan vuruldum. Kurşun arkamdan çıktı. Askerim siperlerin önünde içeriye girmek üzeriydi. Bendenizi sargı mahalline getirdiler. Gelirken ihtiyatlara, diğer gönüllü subaylara malumat verdim. Asker bozulmadı. Hücuma devamla ilerledikleri takviye ediniz, dedim. Düşman kaçıyor, Efendim, ileri harekâta devam etsinler. Siperlerin içinde ölmediğine teessüf ediyorum. Aldığım yara ikinci kurşun yarasıdır. Vaktim yok; ellerinizden öperim sevgili cesur kumandanım efendim.”[1]
[1] Levazım Mecmuası